MetropolitMesaji
Mesih İsa'nın Doğum Bayramı - 25 Aralık 2015
Sevgili çocuklar, küçük olduğunuza sevinin; zira Yücenin Yücesi bugün küçüklüğü sizinle paylaştı ve Allah sizler gibi olmayı kabul etti. Bu hadise, insan mantığı dairesinin üstünde ve tüm izahatları aciz bırakan Kurtarıcı İsa’nın Doğum Günüdür. Böyle bir günde erkek ilişkisini asla yaşamayan bir Bakireden doğuyor. Yeşaya Peygamber yüz yıllar önce bu ön görüyü görerek bize bildiriyor ve diyor: ‘Tanrın Rabden bir işaret iste; … Ölüler diyarı kadar derin, gökler kadar yüksek olsun. … Bundan ötürü Rab'bin kendisi size bir belirti verecek: İşte, kız gebe kalıp bir oğul doğuracak; adını İmmanuel koyacak’. (Yeşaya 7: 11)
Esenlik ve huzurdan yoksun kalan insana karşı Allah’ımız Rab’bin yüreği şefkatle doldu, dünya üzerine inerek süzüldü ve önce meleklerinin ağzıyla bize huzuru verdi. Onlar: ‘Yeryüzünde O'nun hoşnut kaldığı insanlara Esenlik olsun’ dediler. (Luka 2:14) Burada Kurtarıcı Tanrımız, insanların hayatından hoşnut kalıp kalmaması konusunda meleklerin ağzıyla konuştu, Onu hoşnut edip etmediğimizi yokluyor. Yani anlayacağımız, Rab masum olan meleklerin ağzıyla ‘esenlik veya huzuru’ hak edenlere armağan ediyor. Her ne kadar ilkel insanlar arasından süper atalar türemiş ise de, zaman dolmadan insan soyu üzerindeki Tanrı gazabı yatışmamıştı. Ama son zamanlarda ölümcül ve meçhule giden insanlar artık Biricik Oğlu aracılığıyla kayrılabilir onayı çıktı. Bu nedenle Sözünün bir kadından doğmsını istedi. İlk kadın Havva, Kayin'i doğurdu ama ölüm için ve ölüm simgesi olarak; yani ölümcül Havva’nın ölüm meyvesiydi doğan ilk kişi. Havva kadın ve bir insan olarak, biz insanlara ölümü getirdi. Havva, Allah’ın huzurundan itildi, dolaysıyla bunun bir ölüm olduğunu anlamadı; ne de ölümün etkisini hissediyordu, çünkü yeryüzünde yaşamaya başladı. Ölümün ise ne denli acımasız olduğunun farkında değildi. Ölüm, hem Havva’yı hem soyunu çepeçevre sarmıştı. Çaprazlama olarak büyüğünden küçüğüne dek bir nevi tabandan tavana; küçüğünden büyüğüne doğru ters bir çaprazlamayla ölüm onları biçmeye başladı. Havva kötülük bilme ağacı altındayken Tanrı'nın: ‘öleceksin’ Sözüne iman etmemişti. Muhtemelen dışarı atılırken de halen yaşıyor olması, yaşamaya devam halini kendi müşahede edince, artık Allah’ın iyiden iyiye ‘ölüm’ konusunda yersiz ve gerçek dışı konuştuğunu, eşiyle kendilerini bir şekilde farklı bir yaşamla onları cezalandırdığını sandı. Ancak çok geçmeden Ağabey Kayin sevgili kardeşi Habil’i öldürünce ve Lamek de Kayin’i öldürünce, ne acı ki artık ölüm dikeni topuğu ne derece vurduğunu buradan yani olup biten acı sahnelerden kendini göstermeye başladı. Havva, Kayin’den sonra kardeşi Habil'i doğurdu. Ama nafile! Çünkü ölüm insan nüfusunun nicel sayısıyla orantılıdır ve zaman geçtikçe, ölüm insanları geniş boğazıyla tek yek yutarak hızlandı. Habil çoban oldu, Habil Tanrı'yla insan arasındaki İsa’ya benzerliğiyle karakteristik başlangıç noktasıdır. Bir yerde çoban olması, İsa’nın iyi Çobanlığını, diğer yerde de takdim ettiği kusursuz sunusuyla Rab İsa’nın kendini Fidye Kurbanı olarak takdim ettiği Diri Kişiliğini simgeliyordu. Kayin ise çiftçiydi. Kayin, Rab tarafından babası Âdem’e verilen eziyet ve cezasının ‘alın teriyle ekmeğini yiyeceksin’ denen buyruğun mümessiliydi. İşte Havva’nın yüreğine düşen ateş, ölüm ateşiydi. Bu ateşi söndürecek ilahi bir çiğe, bir şefkate ihtiyaç vardı. Ejderha, Havva’yı oğullarının ölümüyle topuğundan vurdu. Nasıl ki, ölüm bir kadın aracılığıyla dünyaya geldiyse, yaşamak da bir kadın eliyle gelmeliydi. Tıpkı eski İnsan, Âdemde ölüyorsa; yeni insan da İsa’da yaşamaktadır. Bu kurtuluş Meryem aracılığıyla gerçekleşmemiş olsaydı; göksel Baba, kadın soyunu ne şekil affedebilirdi? Bu soyu affettiğini dünyaya ilan etmek için Biricik Oğlunu gönderdi, insan topuğunu ölümle vuran ölümü topuğundan vurmak; insana da yeni yaşamı bağışlamak adına Kadın cinsinden Meryem’den doğdu. Oğul, iblisin gururunu ayakları altına alsın diye önce Allah olarak kadından doğmak, sonra bir hayvan yemliğinde kundağa sarılmak, aramızda bizden biri olarak yaşamak ve sonunda Haça gerilerek ölüp dirilmekle Yüce’nin planladığı kurtuluş amaçlı yönetimi sağladı. O böyle bir günde doğarken, yemliğe konuldu. Gelin görün ki, yer ve göğü ezgi sesleriyle gümleten melekler, Tanrı'yı nasıl övmeleri gerekiyor diye insanları eğitiyor. İşte bir bebek gibi doğan bu Yüceler Yücesinin Annesi Meryem’dir. Annemiz Havva ölüm için nesil doğurdu, ama Meryem Yaşam için. Evet, hem de tam yaşamak için Diri Allah’ın Kelamını doğurdu. Kelam rehberlik eder, İyi çoban koyunlarına seslendiğinde koyun onun sesine uyar ve onu kaygısızca takip eder. Mera bölgesinde iyi çoban olur, karşısında ise yırtıcı kurt olur. Biri yırtar diğeri kurtarır. İsa: ‘Ben iyi çobanım, iyi çoban koyunları uğruna canını verir. … Ben iyi çobanım. Benimkileri tanırım. Baba beni tanıdığı, ben de Baba'yı tanıdığım gibi, benimkiler de beni tanır. Ben koyunlarımın uğruna canımı veririm’. İsa tüm insanlar uğruna canını feda etti, ama Onu olduğu gibi kabul edenlerin uğruna. Bu nedenle, O ‘Yol, gerçek ve yaşam Ben'im’ dedi. ‘Benim aracılığım olmadan Baba'ya kimse gelemez.’ (Yuhanna 14:6) Bir insan var ki cennette iken Allah’ın Sözüne inanmaz ve ölüm ona egemen olur; bir insan var ki, yeryüzüne gelen Allah’ın Sözüne yani Kelamına inanır ve yaşama kavuşur.
İnsan, insan olalı iki cinstir, iki kişidir; biri inanır biri inanmaz. Âdem - Havva, Kayin - Habil, Lut - eşi ve Petrus - Yahuda örneklerindeki gibi.
Sen ey değerli kardeşim, bir yol kavşağında ve bir seçimle karşı karşıya olduğunun farkında mısın? Bu, tıpkı ölümle yaşam arasındaki seçim gibi bir şeydir. İyi ve olgun işleri Rabbe sunu olarak sunan kişi, seçimi kazanacaktır. Âdem-Havva çiftinin ilk çocukları büyüdü, günlerden bir gün Âdemin büyük oğlu Kayin, toprağın ürünlerinin kötüsünü Rabbe takdime getirdi. Habil de sürüsünde ilk doğan hayvanlardan bazılarını, özellikle de yağlarını getirdi. Rab Habil'i ve sunusunu kabul etti. Kayin'le takdimini ise reddetti. Kayin bu olaya çok öfkelendi, suratını astı. Rab Kayin'e, 'Niçin öfkelendin?' diye sordu, 'Niçin surat astın? Doğru olanı yapsan, seni kabul etmez miyim? Ancak doğru olanı yapmazsan, günah kapıda pusuya yatmış, seni bekliyor ve sana egemen olacaktır.' (Yaradılış 4:6)
Değerli kardeşlerim, Tanrı'ya sunu olarak sunduklarımızı en iyisinden seçelim: doğrularımız, ibadetlerimiz, bağlılıklarımız, imanımız, yardımlarımız ve oruçlarımız. Eski atalarımız gibi Tanrı'yı dinlememe isyanını etmeyelim, öyle ki, kutsal mekânında (Hükümranlığında) Onunla birlikte, yeni yaşamda sınırsız yıllarında kutlama yapalım.